Bu seçkin ürün sanatçı tarafından özgün olarak tasarlanmış ve el yapımıdır. Ürün tek olup sipariş üzerine benzeri üretilebilir.
ÜRÜN BİLGİSİ
Şahmeran camaltı tablo Mardin'li sanatçı Tacettin Toparlı (Ebu Burak) tarafından tasarlanmış ve camaltı tekniğiyle elde üretilmiştir. Çerçeve yine sanatçı tarafından tasarlanmış ve üretilmiştir. Evde bereketi sağladığına ve ev halkını hastalıklara karşı koruduğuna inanılan, yarı insan yarı yılan görünümlü, yılanların şahı “Şahmaran” resminin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da her evde mutlaka bir tane olması gerektiğine inanılmıştır. Mezopotamya topraklarında doğmuş bir efsane olan Şahmaran, Anadolu’da söylene gelen en eski efsanelerden birisidir. Şahmaran, belden aşağısı yılan, üstü ise insan olarak betimlenen mitolojik kahramandır. Şahmaran, Farsça yılanların şahı anlamına gelen “şah-ı meran” kelimesinden türemiştir. Mezopotamya ovasında geçiyor hikâye, üç çok iyi arkadaş ev geçimlerini odun keserek sağlar. Eskiden Mezopotamya ormandı, arazi yoktu ekmeye. Arazi arzusu üstün çıkmış, ağaçları kese kese bölge bu hale gelmiş. Bir gün bu oduncuların işleri erken bitmiş. Ormanda gezintiye çıkmışlar. Gezerken bir kuyu dolusu bal bulurlar. Çok sevinirler. Çünkü bal her derde deva, hastalıkların baş ilacı. Zengin olduk diye sevinip gerekli tertibatı almak için hazırlıklar yapıp tekrar kuyuya geri dönerler. Balı alıp bir yere yüklerler. Öyle bir noktaya gelirler ki artık balı alamazlar. Bir arkadaşlarını aşağı sarkıtırlar, o doldurur arkadaşlarına verir ve sonunda bal biter. Yukarıda kalan iki arkadaş, bu balı üçe böleceğimize ikiye bölelim deyip arkadaşlarını kuyuda bırakırlar. Kuyuda kalan genç üzüntüyle yere çöker ve düşünmeye başlar. O sırada bir ışık sızıntısı görür ve ışığın geldiği yarığı genişlettiği anda başka bir boyuta geçer. Yorgunluktan bayılır. Uyandığında etrafında yılanlar ve ejderhalar görüp korkar ve tasvirde görüldüğü gibi görünen Şahmaran yaklaşır ona. “Hayırdır insanoğlu senin burada ne işin var?” der. Delikanlı başından geçen olayları anlatır Şahmaran’a. Şahmaran da ona der ki “İnsanoğlu nankördür, küçücük menfaati için başkalarının zararına razı olur”. Şahmaran aynı zamanda yıldız bilimci ve geleceği görebilmektedir ve ölümünün bu genç tarafından olacağını görür. Ama sesini çıkarmaz. Yerler, içerler, eğlenirler, gezerler birbirlerine insan hikayeleri anlatırlar ve günün birinde gencin canı sıkılır memleketine dönmek ister. Şahmaran’a gitmek isteğini söyler. Ama Şahmaran gencin şehre dönmesini kabul etmez. Genç yeryüzüne dönebilmek için her türlü şeyi dener ve sonunda Şahmaran’ı ikna eder. Fakat Şahmaran yerinin insanoğlu tarafından bilinmesini istemediğinden gencin bunu yapmaması için aklınabir fikir gelir. Ben bunu zengin yaparsam yerimi kimseye söylemez der ve genci yeryüzüne hediyelerle gönderir. Yükte hafif bahada ağır ne varsa altın, mücevher, pırlanta, elmaslar, genç zengin olarak geri döner, sevine sevine evine doğru gider ve artık zengindir. Hiçbir maddi sıkıntısı yoktur. Böylece yaşayıp gider aradan bir süre geçer. O yörenin sevilen hükümdarı hastalanır, tabipler çağırırlar ve tedavinin ancak Şahmaran’ın etinin bir parçası olduğunu öğrenirler ve böylece Şahmaran’ı arayış başlar. Ödül koyarlar başına, şu kadar para, mücevher, vs genç zengin olduğu için bu vaatlere kanmaz. Vezir bakmış kral elden gidiyor, son çare olarak paranın satın alınamayacağı şeyleri vaat etmek gelir aklına. Şahmaran’ın yerini söyleyene padişahın kızını ve vezirlik makamını teklif ederek kim yerini söylerse bunlara kavuşacak der. Gencin padişahın kızının güzelliği karşısında dili çözülür ve Şahmaran’ın yerini gösterir. Şahmaran’ı bazı sihir ve kelimelerle altın bir tepsi içinde kuyunun dışına çıkarırlar ve üç parçaya ayırırlar. Parçanın sem-yani zehirli kısmını padişahın yerine geçmek isteyen vezir içip zehirlenir. Deva kısmını padişah yer iyileşir. Son parçayı da lokman hekimin içtiğine inanılır ve nebatlarla konuşma yeteneğine sahip olarak hangi nebatın hangi hastalığa iyi geldiğini öğrenir ve ilaç üretmeye başlar.
Boyut: Yükseklik 65, en 63 cm