Mardin halkı tarafından Ebu Burak olarak bilinen Tacettin usta, 21 Kasım 1973 yılında Mardinli bir ailenin altı çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiş. Bakır ustalığını dedesinden ve babasından usta çırak ilişkisiyle öğrenen Tacettin ustanın Şahmaran ve cam altı sanatını yaşatması ise onu konusunda tek kılıyor.
Halk sanatı ustasının camaltı sanatı ile tanışmasının hikayesini anlatmadan geçmek olmaz. Mardin yöresinde, bir ailenin büyüğü vefat ettiğinde, geride kalan genç nesil, o şahsa ait eşyaları bazen ihtiyaçtan, bazen de sahip çıkamamaktan dolayı satışa çıkartmak zorunda kalırmış. Tacettin ustanın dedesi, bir gün böyle bir durumda bir evin satışa çıkan tüm eşyalarını satın almış. Bu eşyalar arasında her evde mutlaka bir tane bulunan bir cam altı resmi Şahmaran da varmış ve dede Şahmaran’ı evde zaten bir tane olduğu için dükkana asmış. Tacettin usta o tarihte 10 yaşlarında. Dükkanda Şahmaran’ı ilk gördüğünde o gün hissettiklerini “9 saat karşısında dikiliyorum, beni büyülüyor” sözleriyle açıklıyor. O zaman çocuk yaşlarda olan Tacettin usta dedesine; “Hayırdır bu niye burada? Evde de var, herkesin evinde de var” diye sorduğunda, dedesi kısaca “Uğur, bereket ve bilgeliğin sembolüdür” diye cevap vermiş. “Hikayesi var mı?” diye sorduğunda ise, dedesi ustanın sorusunu “Bilmiyorum” diye cevaplamış. Tacettin usta, “Bu tatmin etmeyen cevap karşısında bilinmeyenin gizemine karşı duyduğum cazibe ve büyük bir merakla, insan bilmediği bir şeyi neden asar diye düşünmeye başladım” sözleriyle devam ediyor. Ertesi gün duvarda asılı olan Şahmaran’ ın karşısına geçmiş ve “Seni yapacağım” demiş. “Dükkandaki bütün işler aksadı ve bir ton azar işittim babamdan ve dedemden Şahmaran yüzünden. Nasıl yapılır? Nasıl edilir? Evirdim çevirdim incelemeye başladım, fırça yok, cam yok, boya yok, bulmak zor, bir cam kestim ve boyalı Şahmaran resmiyle üst üste koydum ve çizmeye başladım. Tersini çevirdiğim zaman ben bu işi yaparım dedim ve yere bıraktım. Sonra bir durgunluk süreci yaşadım ve düşünmeye başladım ne yapabilirim diye. İlk başlarda yaptıklarımın yarısını kırmak zorunda kaldım. 6 ay boyunca bu böyle sürdü. Her zaman bir eksiklik hissettim boyadığım Şahmaran’lara karşı, içimde doyumsuzluk ve hoşnutsuzluk vardı. Şu anki halini alana kadar epey bir cam zahiyatı verdim. Boyadığım cam altların çoğunu başlarda mesleğin ölmemesi ve Şahmaran’ın unutulmaması için hediye olarak dağıttım. Şimdilerde istediğim ortam oluştu ve insanlar tekrar evlerine Şahmaran almaya başladılar”.